Medya yemiyor içmiyor, Amerikan F-16’yı övüyor… Cilanın sırrı

Uğurcan Yardımoğlu

Türkiye’nin İsveç’e NATO’ya giriş biletini vermesinin ardından ABD Başkanı Joe Biden’ın onayıyla ABD Dışişleri Bakanlığı geçtiğimiz günlerde Türkiye’nin talep ettiği 40 adet F-16 savaş uçağı, 79 modernizasyon kiti ve birçok sayıda yazılım, donanım ve mühimmat içeren paketin resmi bildirimini Kongre’ye yaptı. F-16’lar konusu bildirim yapıldığı anda Türk medyasında merkezi bir gündem haline geldi.

Medyanın günlece ‘geldi’, ‘geliyor’, ‘gelecek’ şeklinde bayram havasına girdiği F-16 savaş uçaklarıyla ilgili gelişmeler Türkiye’nin uluslararası politikasında yön tayini tartışmalarına evrildi. Akıllara gelen ilk soru ABD’nin Türkiye’yi ‘Havuç ve Sopa’ politikasıyla ‘yola getirmeye’ çalışıp çalışmadığı oldu. F-16 sürecinin başlamasıyla yaşanan gelişmeler bu soruyu derinleştirmeye yardımcı olabilir.

Normal prosedüre göre Kongre’ye resmi bildirimin ardından 15 günlük bir inceleme süresi başlıyor. ABD’li Senatör Rand Paul tam da bu süre içerisinde Türkiye’ye F-16 satışının engellenmesine dair bir yasa tasarısı hazırladı. Rand Paul’un komite üyesi olmaması ve tasarının bireysel olarak değerlendirilmesi, tasarının süreci etkileyecek faktörlerden biri olarak öne çıkıyor. Tasarının onay alması için Senato ve Temsilciler Meclisi’nden geçmesi gerektiği belirtiliyor ancak bu sürecin engellenmesinin düşük bir ihtimal olduğu ifade ediliyor. Bununla birlikte, eğer tasarı Senato ve Temsilciler Meclisi’nden geçerse bile Biden’ın veto yetkisini kullanabileceği ve bu durumda yeniden oylanacağı belirtiliyor. İlk oylamada basit çoğunluk gerekeceği, ancak Biden’ın veto etmesi durumunda üçte iki çoğunluğun onayının gerekeceği ifade ediliyor.

Senato’nun şu anda bu süreci bekleyen bir takvime sahip olmadığı ve 8 Şubat’ta tatil yapacağı belirtiliyor. Dolayısıyla, 15 günlük sürenin 11 Şubat Pazar sabahı dolması bekleniyor. Bu nedenle Ankara’da süreçte bir aksama beklenmiyor. Ancak bu gelişme ABD’yle askeri ilişkiler konusunda ‘her an her şeyin olabileceği’ bir gelişme olarak not edildi.

YUNANİSTAN’A F-35 VE TÜRKİYE’YE EGE YASAĞI
Paul’un girişiminden daha önemlisiyse ABD’nin Türkiye’ye F-16 onayını vermesiyle eş zamanlı olarak Yunanistan’a F-35 satışını onaylaması oldu. Türkiye’de tepki çeken bu kararın sonucunda Yunanistan’ın Ege’de hava üstünlüğü sağlayacağı belirtiliyor. Çünkü 4. Nesil savaş uçakları olarak bilinen F-16’lar Türkiye’nin ABDD’den alacağı modernizasyon kitleriyle birlikte 4.5 nesil haline gelecek. Ancak F-35’ler 5. nesil savaş uçağı olarak biliniyor ve F-16’lara üstünlük sağlıyor. Bu satışların gerçekleşmesiyle Türkiye’nin ‘Mavi Vatan’ mücadelesini doğrudan etkileyecek olan bu gelişmeye bir yenisi daha eklendi.

Yunan gazetesi Kathimerini, Türkiye’nin ABD’den satın alacağı F-16’ları Yunan adaları üzerindeki uçuşlarda kullanamayacağını iddia etti. Gazete başka bir haberinde ise Türkiye’nin F-35 programına geri alınabileceğini ancak bunun da S-400 meselesinin çözülmesine bağlı olduğunu yazdı.

Gazete ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Temsilciler Meclisi ve Senato’nun ilgili dört komitesine gizli bir mektup gönderdiğini yazdı. Diplomatik kaynaklara dayandırılan habere göre; kamuoyuna açıklanmayan metinde Türkiye’nin ABD’den aldığı F-16 savaş uçaklarının sadece NATO ittifakı amaçları doğrultusunda kullanılabileceği ve Yunan adaları üzerinde uçuş yapmama şartı olduğu belirtildi. Kathimerini, mektupta bu koşulun ihlal edilmesi durumunda Dışişleri Bakanlığı’nın sorunu çözmek için inisiyatif almayı taahhüt ettiği ve aksi halde F-16 programının sonlandırılacağının yazdığını iddia etti.

İddialar doğruysa Türkiye’nin F-35lerle donatılmış Yunan güçleri karşısında F-16’larını dahi kullanamayacak olması ABD liderliğindeki Batı kampının Türk-Yunan geriliminde yaptığı tercihi ortaya koyuyor.

Gazetenin bir diğer haberi olan Türkiye’nin F-35 programına dönüşü için S-400 meselesini çözmesi şartının koşulması doğrudan Türk dış politikasına yönelik bir müdahale olarak yorumlanıyor.

VİCTORIA NULAND’IN SÖYLEDİKLERİ
ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Vekili Victoria Nuland’ın Türkiye’nin F-35 programına geri alınabileceğine ilişkin sözlerine de Türk medyasında tartışma konusu oldu. F-16 haberlerini köpürten kaynaklar Nuland’ın, Türkiye’nin Rus S-400 füze savunma sistemini satın alma sorunu çözüldüğü takdirde, ABD’nin Türkiye’yi F-35 savaş uçağı programına geri almaya hazır olduğunu söylediğine dikkat çekti.

F-35 programı ABD ve yakın müttefiklerinin askeri imkan ve kabiliyetlerini artırmak amacıyla tasarlanan ve Lockheed Martin firması tarafından üretilen yeni nesil savaş uçağı (F-35 Lightning II) programı. ABD programı fonlanmak için her yıl milyarlarca dolar bütçesinden ayırıyor ve ABD’nin hava savunmasında ve operasyonlarında üstünlük sağlamayı amaçlıyor. Programın birinci aşama kurucuları ABD ve İngiltere’dir. Kanada, Avustralya, İtalya, Hollanda, Norveç ve Danimarka’yla birlikte ikinci aşamada programa dahil olan Türkiye 100 adet F-35 satın almayı planlamıştı. Programın dokuz ortak ülkesi haricinde İsrail, Güney Kore, Japonya, Belçika, Finlandiya ve Polonya da F-35 savaş uçaklarını yabancı askeri satış süreciyle satın alacağını duyurmuştu.

Beyaz Saray ve Pentagon, Ankara’nın Rus hava savunma sistemi S-400’ü almasının F-35 programına zarar vereceğini ifade etmişti. Amerikan savunma yetkilileri S-400 radarlarının yakın bir yere konuşlandığında F-35 uçaklarının uçuş bilgilerini elde ederek bu uçakların güvenliğini zaafa uğratabileceğini iddia etti. Rusların bu şekilde F-35 uçaklarının kabiliyetleri hakkında istihbarat bilgileri edinebileceğini iddia etti. Türkiye S-400’lerin ilk parçalarını Rusya’dan teslim aldıktan sonra ABD yönetimi Türkiye’nin programa katılımını azaltacak nitelikte adımlar atmaya başlamıştı. Temmuz 2019’da Beyaz Saray yönetimi resmi bir açıklama yaparak Türkiye’nin programa katılımının azalacağını ve bu önemli programdan çıkarıldığını duyurmuştu.

ABD TÜRKİYE’YE NEDEN KIZMIŞTI
Türkiye’nin çözüm sürecini bitirerek başlattığı Hendek Operasyonlarıyla PKK terör örgütünü çökertmesi ve ardından sınır ötesi operasyonlarla teröristlere soluk aldırmaması yıllardır Batı’nın tepkisini çekiyor. Fethullahçı Terör Örgütü’nün kurduğu paralel yapının yıkılması da Batı’da infial yaratmıştı. Terörle mücadelenin yanı sıra Suriye’deki iç savaşı sona erdirmek için Türkiye’nin Rusya ve İran’la birlikte insiyatif alması ABD liderliğindeki Atlantik İttifakı’nı kızdırmıştı.

Türkiye’nin hava savunma ihtiyaçları için üyesi olduğu NATO ittifakının vermediği Patriot sistemi yerine Rus S-400’lerini tercih etmesi ABD’yle ipleri koparmıştı. ABD, Fransa ve diğer Batılı güçler, Türkiye’yi f-35 programından çıkardığı gibi Türkiye’nin Ege ve Doğu Akdeniz’deki hak, alaka ve çıkarlarını savunmasına karşı açıkça Yunanistan ile aynı safa girmişti.

Bugün Türkiye’nin izlediği denge politikasını terk ederek tekrar Batı merkezli bir dış politikaya yöneltilmesi için başta Türk medyası olmak üzere Batılı silah sistemlerinin öne çıkarılmasına başlandı. Türkiye’nin önce Finlandiya’nın sonra da İsveç’in NATO üyelikleri için olumlu tavır alması da medyadaki Batı propagandasını güçlendirdi.

Türkiye’nin S-400’leri terk ederek F-35 programına yeniden dahil olması gerektiğine işaret edenlerla haftalardır F-16 gündemini sıcak tutmaya çalışan merkezler aynı.

TÜRKİYE’NİN YANITI
Nuland’ın bu çıkışına, Ankara’daki tepkilerin ilki Milli Savunma Bakanlığı tarafından verildi. MSB bu konudaki sorular üzerine “her iki ülkenin duruşunda herhangi bir değişikliğin olmadığını” kaydederek, Nuland’ın açıklamalarının “bu aşamada bir iyi niyet beyanı olarak değerlendirildiğini” duyurdu.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ise geçen pazar günü F-35’e dönüş konusundaki soruya şu yanıtı verdi:
“Bu yetenek bizim diğer yeteneklerimizi kaybetmeden ilave olarak alacağımız bir yetenek olursa neden olmasın? Ama bu yeteneği alma karşılığında bizim başka yeteneklerimizden vazgeçmemiz veya başka politikalara adapte etmemiz gibi bir şart olursa, bu şartlar da hiçbir şekilde uzlaştırılamaz şartlar olursa, o zaman başka alternatifler aramaya devam ederiz” dedi.

Fidan da mevcut yeteneklerden, yani S-400’lerden vazgeçilmeyeceğini söylüyor. Dolayısıyla Ankara’nın S-400’ler konusundaki tutumunda bir değişiklik olmadığı belirtilmiş oldu. Ancak İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya girişleri yönündeki tavrı hızla değişen Ankara’nın Nuland’ın önerileri karşısında varacağı kararı da kestirmek zor görünüyor. Türkiye’nin Mavi Vatan’daki etkinliğini azaltması ve terör örgütleriyle sınır ötesi mücadelesini yalnızca ‘nokta operasyon’larla sürdürdüğünü de dikkate almak gerekiyor. Türkiye’nin ABD ve Batı bloğuyla yeniden uzlaşmaya yönelmesi de ihtimaller dahlinde olmakla birlikte yeni nesil savaş uçakları konusunda atılan adımların semere vermesiyle Batı karşısında daha kararlı bir duruş da sergilenebilir.

Ancak her halükarda Türkiye karşıtı politikalarını kararlılıka sürdüren ABD ve Atlantik İttifakı’nın silah sistemlerini parlatmaya yönelik haberlerle medya ‘Batı propagandası’ yaparak Türkiye’nin dış politikasına yön verme çabalıyor. Bu süreçte medyanın rolü, ABD’nin havucunu parlatarak sopasını gizlemek oldu.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir